24 Eylül 2008 Çarşamba

Bölüm 5

Gemiden indiklerinde Karen, Tatooine’in dev güneşleri Tatoo I ve Tatoo II’den gelen ışıkla kamaşan gözlerine, eliyle siper yaptı. Kütüphanede okuduğu gibi hava, çok sıcak ve nemliydi. Gemiden indiği anda yüzünde ter damlaları oluşmaya başlamıştı.

Güç’e odaklanarak, herhangi bir tedirginlik olup olmadığını kontrol etti. Bir sorun yok gibi gözüküyordu.Tedbiri elden bırakmamak gerekir diye düşündü. Mos Eisley, Tatooine’deki diğer şehirlerde olduğu gibi kaçakçılar, suçlular ve bulunmak istemeyenlerle doluydu. Dolayısıyla, her an bir sorun çıkabilirdi.

Klo, eliyle gelmesini işaret etti. “Hadi. Uzun bir yolumuz var. Aradığımız satıcı Anchorhead’de. Eğer hava, biz yoldayken kararırsa başımız derde girebilir. Çöl çok tehlikeli bir yerdir.” diye uyardı.

“Tusken Akıncıları değil mi usta?” diye soru Karen gözlerini kısarak. “Evet.” dedi arkasını dönüp yürümeye başlarken, “Kütüphanede geçirdiğin zamanın boşa gitmediğini görmek güzel, ama unutma hiçbir şey sana kendi deneyimlerinden daha iyi öğretemez.”

Şehirden ayrılmadan önce, bir hurdacıdan, eski bir speeder kiralamışlardı. Silah kaçakçılarının olası gözetlemelerine tedbir olarak karadan yolculuk yapıyorlardı. Yoksa Coruscant’tan, Anchorhead’e inmek hiç de zor değildi.


------------------------------


Tatooine’in dev güneşleri batarken hızla ilerliyorlardı. Speeder, havadaki neme dayanamayıp bozulmuştu ve tamir, değerli zamanlarını harcamıştı. Dikkat çekmemek ve satıcının fiyatları yüksek tutması nedeniyle bu eski modeli almışlardı. Zaten, Anchorhead’e gittikten sonra bir daha ihtiyaçları kalmayacaktı.

Karen, ustasının yüzündeki tedirginliği fark etmişti. O an o da bir şeylerin yanlış olduğunu fark etti.

“Teneke yığını, bize saatler kaybettirdi.” diye söylendi Klo. Gidebildikleri son hızda gidiyorlardı. Rüzgar ikisinin de saçlarını havalandırmıştı. Güneş battıkça, ölümcül sıcakyerini soğuğa bırakmaya başlamıştı.

Anchorhead ile aralarında bu son geçit vardı. Sonrası düz yoldu. Bu, diğer geçtiklerinin aksine çok daha uzundu ve onları açık bir hedef haline getiriyordu. Üstelik ileri gitmekten başka kaçışları da olmazdı, bu yüzden hızla geçmeleri gerekiyordu.

Güç’teki dalgalanma geçide girdiklerinde iyice artmıştı. Tusken Akıncıları diye düşündü. “Usta-” Karen, Klo’ya bir şey söyleyecekken Klo aniden sözünü keserek “Karen, kontrolü devral.” dedi. Sesi çok ciddi ve kararlıydı. Karen kayarak konsolun önüne geçti.

“Geçitte, güneşlerin kısıtlı ışığı da onları terk etmişti. Etraf çok sessizdi, sadece motorların uğultusu geliyordu. Önlerini, speeder’ın kısıtlı ışıklarıyla zar zor görüyordu. Geçide yuvarlanmış irili ufaklı kayalardan ani hareketlerle kaçıyordu. Bu hızda, çarpmalarını engelleyen ışıktan daha çok Karen’ın içgüdüleriydi. Karen Tusken’lerin orada olduğunu biliyordu, ustasının bildiğini de biliyordu. Sadece ne zaman gelecekleri söz konusuydu.

Aniden ateşlenen bir tüfek sessizliği yırttı. Karen, başını refleks olarak eğdi. Ses geçitte çok fazla yankı yaptığı için nerden geldiğini anlamamıştı ama bir dürtüyle aracı hemen kontrol kolunu sağa kırdı. Araç, yalpalayarak komuta uydu ve sağa yöneldi. O anda sollarına kırmızı bir lazer çaptı ve toprağı havalandırdı.

Klo, ani dönüş nedeniyle bozulan dengesini sağladıktan sonra, dikkatle aracın içinde ayağa kalkarak, kılıcını kemerinden aldı ve aktive etti. Kılıcın yeşil ışını önünde yükseldi. Hemen ardından yankıyla birlikte bir, sonra iki tane tüfek daha ateşlendi. Gelen bu lazerleri ustaca yansıttı. Ardından tüfek sesleriyle birlikte yankılarda çoğaldı. Ardı ardına ateşleniyordu silahlar. Tusken’ler bütün geçide dağılmışlardı.

Klo, hızla giden speeder’ın üstünde, gelen lazerleri yansıtmaya çalışıyordu. Rüzgarın etkisi ve Karen’ın kayalardan kurtulmak için yaptığı manevralar dengede kalmasını çok zorlaştırıyordu.

Karen, geçidin sonuna doğru bir turunculuk gördü. “Usta, geçidin sonunu görebiliyorum!” dedi rüzgarda sesinin duyulması için bağırarak.

Klo, lazerleri yansıtmaya çalışırken, arkası dönük bir şekilde “Son hızda gitmeye devam et, geçitten çıkınca onlardan kurtulmuş olacağız.” diye bağırdı.

Klo, sağından gelen bir lazeri yansıtmak üzere kılıcını çeviriyordu ki, Karen aniden önlerine yuvarlanan dev bir kayadan kaçmak için aracı sola kırdı. Klo ani manevra karşısında hazırlıksız yakalanınca dengesini kaybetti ve arkaya doğru düştü. Yansıtmak üzere olduğu lazer büyük bir hızla sağ motora isabet etti. Önce küçük bir patlama oldu sonra kıvılcımlar çıkmaya başladı motordan.

“Usta, sağ motor hızla güç kaybediyor! Daha fazla yüklenirsem, onu kaybedeceğiz.”

Klo, hemen doğrularak kılıcını tekrar defansif pozisyonuna getirdi. “Sağ motoru kapat ve Tüm gücü sol motora ver!”

“Ama usta, tek motor bütün yükü kaldıramaz!” dedi Karen.

Bu arada lazerler tekrar gelmeye başlamıştı. “Geçitten çıkana kadar dayanır. Şimdi dediğimi yap yoksa Tusken’lar büyük bir havai fişek gösterisi izleyecek!”

Karen hemen ön konsoldaki tuşlara basmaya başladı. İşini bitirince “Tamam usta, sanırım çıkana kadar dayanabilir.” dedi.

Bu şekilde bir süre daha devam ettiler. Sonunda geçitten çıkabildiler. Hava geçitten daha aydınlıktı. Arkalarından Tusken’ların o garip bağırışları geliyordu.

Karen hızı düşürdü. Klo, hala arkalarına bakıyordu. Sonunda kılıcını kapattı ve kemerine taktı. Karen’ın yanına oturdu. Soluk soluğaydı .“Sanırım yaşlanıyorum.” dedi ve gülmeye başladı.

Bir süre sonra “Motorlar ne durumda?” diye sordu Klo.

“Az önce sağ motoru da çalıştırdım, düşük güçte ama çalışıyor. Sol motor iyi dayandı. Bu hızda gidersek sorun yaşamayız.” dedi.

“Pekala, o zaman böyle devam et” dedi. “Ben biraz kestireceğim. Anchorhead’e gelince haber verirsin.” Oturduğu yerde kayarak gözlerini kapadı.

Karen da yorulmuştu ama kuşkusuz ustası kadar değil. Reflekslerim bu kadar iyi olmasaydı o kayaya çakılırdık diye düşündü. Sonra bunun aslında kendi başarısı değil ustasının ki olduğunu fark etti. Onu o eğitmişti ve yeteneklerinin bu noktaya gelmesinde hep o yol göstermişti. Klo, bildiklerimi öğretmeseydi kayaya çakılırdık diye tekrar düşündü.

Güneşler tamamen battığında, önlerindeki Anchorhead’in ışıkları belirginleşmişti. Speeder hızını koruyarak şehre doğru yoluna devam etti.

Hiç yorum yok: